6/29/2012

YAĞIZ AT



İşaret bekliyorum, yağız atım eyerli;
Yanarım sorarlarsa, ne getirdin değerli?
(1980)

-NFK-

6/27/2012

İkâz..


40. Makale : Salik'in Yetişmesi

Bu günkü halinle ruhaniler zümresine girmeyi özleme. Bütün varlığın yok olmadıktan sonra erenlere katılamazsın. Bütün duyguların tek tek hak yola girmeli. Bir bir varlığın maddi alemden ayrılmalı.

Şöyle bir dünya aleminden silkinip varlığını kurtarmalısın. Tuttuğun hak için, hareket ve sükûnun O’nun (CC) için olmalı. O’nu (CC) gör ve O’ndan (CC) işit. Hakk’ı (CC) konuş, Hakk’a (CC) yapış, O’nun (CC) için çalış, aklın Hak işlere ersin.

Bir zamanlar yoktun. Sonradan sana bir varlık izafe edildi. İşte bu varlık, seni Hakk’tan (CC) ayırdı. Ruhaniler zümresine girmene mani oldu. Bu varlıkları terkedince ermiş olursun. Erince de, ruh olursun. Ruhaniler zümresine girersin.

Sır ol… Tek ol… Sırrın sırrı, gizlinin gizlisi, her şey sana düşman görünmeli: Seni Hakk’tan (CC) uzak tutan her şey… Bu düşmanları içinden seçmelisin.

Korku..


Küçükken..
En çok korktuğum şeylerden biriydi;
Bir cinin beni böylesi bir şişeye hapsetmesi..
Ve orada unutması beni herkesin..


Şimdilerde ise,
Korktuğum başıma gelmiş durumda..


6/25/2012

Hasretlik..


Zehretme hayatı bana cananım
Elemlerle doldu benim her anım
Kederimle yanıp sönse de canım
İnan ki ben sana yine hayranım..

6/19/2012

İhtiyaca Binâen..


53. Makale - Rıza Yolunu İstemek ve Orada Yok Olmak

Allah’tan (CC) rıza ve yoklukta var olmayı isteyin.
Bütün olanlara boyun eğip bir yana durmak, en büyük rahatlıktır.
İlahi emirler dahilinde işlerin yoluna girmesini beklemek en iyi şeydir.
Dünyanın cenneti, gönül rahatıdır. Buna ermek isteyen sakin ve olanlara razı olmalıdır.
Olanlara razı olmak, bunların içinde kendini Hakk’a (CC) teslim olmuş bulmak en iyi yoldur. Allah’ın (CC) mana kapısı buradan açılır. Ve kulun sevilmesi böyle oldukça gerçeğe uyar.
Sıkıntı denen illet en büyük dünya azabıdır. Ahiret azabı daha başkadır.
Allah (CC) bir kuluna sevgi yolunu gösterirse evvela ona gönül rahatlığı verir; o da bu rahatlık sayesinde hoş bir ömür sürer. Allah’a (CC) kavuşma yolu buradan başlar.
O’nun (CC) nuruna vasıl olma böyle tahakkuk eder.

6/17/2012

Notlar.. Sırlar..



"Her kişinin anılarında, ancak dostlarına söyleyebileceği, herkese açamayacağı yanlar vardır.
Hatta dostlarına bile söylenemeyecek olan, insanın yalnızca kendisine söyleyebileceği sırları da olur. Bunların dışında insanın kendisine bile açamayacağı sırları da olur.
Bunların, sahibinin onuru ölçüsünde artacağını söyleyebiliriz."

Dostoyevski / Yeraltından Notlar

----- 

Günlerden Güzellik...



Bugün dağların dumanı aralandı,
Hoşgeldin!
Ah ışıklar içinde kaldım..
Yandım Efendim!

Sen bana yangın ol Efendim!
Ben sana rüzgar..
Tutuşsun gün yansın geceler
Zamanımız dar...

Sen bana geç kaldın Efendim..
Ben sana erken..
Soyunsun gün sarsın geceler
Vaktimiz varken...

Bugün günlerden güzellik
Sefa geldin, hoşgeldin!
Ah bu yağmur yalnızlığımmış,
Dindim efendim..


6/16/2012

Neresi Sıla Bize? Neresi Gurbet?

Öyle bir şarkı vardı eskiden.. Eskilerden.. Çok sevdiğimiz, nice manalar yüklediğimiz..
O manalarıyla mırıldanıp durduğumuz..Kendisi sorup kendisi cevabını veriyordu şarkıda..
"Neresi sıla bize? Neresi gurbet? Yollar bize memleket..."
İbn Rüşd ise "yol"un ne olduğunu söylüyor..
Muazzam biçimde!


"Nerede olursak olalım, ilim ana yurdumuzdur,
cehalet ise yabancı bir yer... "

İbn Rüşd

6/15/2012

Kurban Olayım!

"Gönlüyle sözü bir olana kurban olayım!"



Nasıl bir duyguymuş bu!
Çoktandır tadamadığım....


Ne dersin desin dost!
Yeter ki bir şey desin..
Yeter ki desin..
Bileyim orada olduğunu..
Beni duyduğunu..
Akis bulduğunu..
Sözlerimin ya da kıymetlilerin sözlerinin..
Ama ille de yüreğimin..


Kıymetli sözlerin hatrına bir söz işitebildim sonunda.
Alacağımı aldım!
Yine devam yoluma!
Ne de olsa daha gidecek çok yolum var..
Söyleyecek çok sözüm..
Çok büyük kısmı yutulmuş,
defter arası gül gibi kurutulmuş..

Söylemekle olmuyormuş ne de olsa bu işler..
Hastalıklı yanlarımı kurutmak lazımmış..
Mikroplarımı arıtmak lazımmış!
Biliyor, biliyor insan da..
Bilmek olmak değilmiş iste!
Yine bu kadar uzun, ne diye yazıyorsam?!

Rabbim!
Yârim!
Yardımcım...

İki cihanda azîz eyle "dost" bildiklerimi...



Hâlet-i Rûhiye Şarkıları - 5



Gurbetin yolları meyil
Yaşadığım belli değil
Sonu gelmez bir ayrılık
Kavuşmamız kabul değil
Ya ölünür ya ölünmez

........


Kalpleri Isındıran!



"Ve onların kalplerini birbirine ısındıran da (O' dur).
 Eğer yeryüzünde bulunan her şeyi sarfetseydin, yine onların kalplerini birbirine ısındıramazdın. Fakat Allah, onların aralarını (İslam sayesinde sevgiyle) kaynaştırdı.
Çünkü O, mutlak galip, hüküm ve hikmet sahibidir." 

(Enfal / 63)

6/12/2012

Hâlet-i Ruhiye Şarkıları - 4

Yenitürkü'nün yeni albümünü farketmem için, gurbet ellere gidip efkârlanmam gerekmiş...
Şarkının kıymetini anlayabilmek için hâlet-i rûhiyemin hazır olması gerekmiş..
Hâlet-i Rûhiye Şarkılarımdan..
En çok yüreğime dokunanlardan..
En çok..
Sevdiğime!


Seni yerlerde göklerde bulamazlarken
Bende gizli olduğunu sezenler olmuş..

Dumlu dumluymuşsun 
Yüreğimde..
Kımıl kımılmışsın 
Bileklerimde...

Türkü olmuşsun..
Umudummuşsun..
Ellerimde..
Gözbebeğimde...

Aramızda dağlar yollar yıllar var iken
Beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş..

Sargın yaprakmışım
Dallarına..
Yangın toprakmışım
Yağmurlarına...

Türkü olmuşsun..
Umudummuşsun..
Sevdama..
Yarınlarıma....



6/08/2012

Eskimeyen Zamanlardan..


     Şimdi bu âvâreyi, dilini unutmuş, hemşehrilerini tanımaz olmuş, yerini yurdunu şaşırıp kalmış, bir gurbetzede sansan yanlış mı olur? Görmüyor musun ki günler geçiyor. O ise seni bekliyor, içinde, ummanların tek yudum kaldığı hasretini bir nefeste içiyor da, gene yanılıp gelmiyorsun, ey dünyâ güzeli!
     Gerçi, kurşun sıkılacak yeri kalmamış bir nişangâh olduğumu söylemiştim. Ammâ sen, bu delik deşik kalıbı yerle yeksân edecek son darbeyi gene de esirgeme... Vur, vurabildiğin kadar vur, acıma, düşünme, ey benim haşmetlim, ey dünyâ güzeli!
     Hep seni andığım, hep sana koştuğum, hep seninle olduğum için kimse beni kınamasın.
     Yok, yok... sözümü geri aldım. İsteyen istediğini söylesin, taşlasın, kırsın, koparsın.
     Ammâ onlara söyle de, dolgun yüzünü, güneşin döndüğü tarafa çevirmeyi bilen bir ayçiçeğinden daha hissiz olmamı isteyecek kadar insafsızlık etmesinler, ey dünyâ güzeli!
     Eşe dosta, gizlice yol hazırlığı yapan bir seyyah gibi, içimin lisanıyla bir bir vedâ ettim. Ammâ bu dilsiz dili anlayan ne de azmış. Onun için de, hemen kimse artık benim aralarında yaşar olmadığımın farkına varmadan, nasîhatler verip öğütlerine gark eder oldular: Etme, eyleme, harab türab oluyorsun... diyenler ne de çoğaldı.
     Göz, açılıp kapanmakla nurundan kaybeder mi? Harab türab olan, dünyâdan toplanıp gene de dünyâya bağışanacak olan et ve kemiktir. Seninle ihyâ olmuş bir yüreğe, son ve kıyâmet olur mu? Ey şanlılar şanlısı, ey dünyâ güzeli?

Samiha Ayverdi / Dile Gelen Taş

6/06/2012

Hâlet-i Ruhiye Şarkıları - 3



Söz söyleyecek derman yok!
Rüyalarımla amel ediyorum sadece...


6/05/2012

Huzur İslâmdadır!



"Allah iman edenlerin dostu ve yardımcısıdır;
onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır..."
(Bakara /257)

6/02/2012

TUTAMAK SORUNU


"....
- Ya sen? diye sordu. Görmeyeli neler yapıyorsun?
Artık utanmıyordu. Söyleyebilirdi.
- Ben çoğu geceler içiyorum, dedi. Şakağımdaki ağrıyı duymamak için, iştah açmak için falan diyorum ama değil, biliyorum. Bir çeşit umutsuzluktan kurtulmak için içiyorum. Belki kendi kendimden. İki çeşit içen vardır. Biri, benim gibi, kurtuluşu içkiden beklemenin utancıyla içer. Bir de şu çevrendekilere bak. Bunlar neden içiyorlar? Toplum içinde yaşamanın baskısını, yükünü hafifletmek için. Çekinmeden bağırmak,yüksek sesle gülmek için. Dışarda bağırmak, kahkaha atmak yasaktır. Sokakta gülmemek için burda gülerler. Böylesi az içer. Ya ben? İçiyorum da kurtulabiliyor muyum? Belki yalnız baş ağrısından...
- Ya içmediğin zamanlar?
- O zaman ararım.
- Hep arayacaksın sen. Ya resim, ya kitap...
- Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı.
- Anlamadım.
- Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak birşey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"


<< Yorum yapamadığım garip kitaptan, Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ından alıntı.>>