10/06/2011


-Elif Şafak mı okuyosun?
-Evet.
-Ayy ben hiç sevemedim bu kadını ya. Bu kitaba da bu kadar para vermezdim ayrıca. 
-Ben severim. Ayrıca korsan kitaba da karşıyım.
(gülüşülür burda.)
İşte böyle başladı İskender'i elimde gören bir çok arkadaşımla sohbetimiz..
 Kimileriyse devamında sordu;
-Peki kitap nasıl? Beğendin mi?
-Bilmem iyi gidiyo gibi. Daha yarılamadım bile.
-Hmm.

Kulak asmadım desem Elif Şafak sevmeyenlere, yalan olur. Gerçekten kitabı beğenmeyeceğimi düşünüyordum başlarda. Kitaba "çerez" muamelesi yapıyordum resmen. Yolda okurum, bi arkadaşımı beklerken okurum diye yanımda taşıyordum. Ne de olsa kafa yorulacak bişey değildi. 

Derken, uzunca bi süre elimde süründürdükten sonra kitabı bugün bitirdim. Son 240 sayfayı hiç yerimden kalkmadan, esnemeden, sıkılmadan okumuştum. Kütüphanede olmasam bazı yerleri okurken ağlayacaktım.. 
(Burası abartı gelebilir ama, benim gözyaşlarım akmaya hazır çeşmelerdir zaten. Hiç duygulanmaya gelmezler.)

Kitap bitince düşündüklerim; yalnızca bizim annelerimiz mi evlatlarına karşı bu kadar düşkün, bu kadar şefkatli, yoksa dünyanın neresine gidersek gidelim, kendini öldüren oğlunu bile affeden ve onun için dualar eden anneler mi buluruz?

Bir de şu soru var tabi; dünyanın başka nerelerinde "namusunu temizlemek için", annesini öldürmeyi kendine görev bilen evlatlar var?

Bizim topraklarımızda kadının ne demek olduğunu çok güzel anlatmış kimilerinin beğenmediği Elif Şafak. 
 Kalemine sağlık! 

Bizim topraklarımızda "namus" demek, biraz da "millet ne der?" demektir.
Kahveye girdiğinde insanların kendi karısı ya da kızı hakkında ileri geri konuşmasıdır namusun kirlenmesi.
Ve o insanlar susturulsun diye, baba-koca başı dik yürüyebilsin diye hiç düşünmeden kıyılabilir canlara.. tazeciklere.. Suçlu(!) olup olmaması da mesele değildir ayrıca. İnsanlara konuşacak malzeme vermesi yetmiştir..

Bana kimse namus konusundaki hassasiyetlerinin dindarlıklarından ileri geldiğini söylemesin! Çünkü din, erkeğe de kadına da iffeti emrediyor! Zinayı haram kıldığı gibi, insan öldürmeyi de yasaklıyor! Oysa bizde erkek ne yaparsa yapsın, en fazla elinin kiri oluyor. Kadınsa ancak canıyla temizleyebiliyor bu kiri. 

Kitapta bir başka göze çarpan şeyse, kadınların oğullarına düşkünleri.. Erkek çocuk doğurmanın meziyet olduğu bir ortamda, kadın nasıl oğluna düşkün olmasın? Nasıl kızını oğlu ile bir tutsun? Gerçi, bütün çocukların bir elin parmakları gibi olduğunu söylüyor kitapta "anne"  ama. Sultanlığı sadece oğluna yakıştırıyor yine de.. 
Annesinin sultanı İskender, annesinin katili oluyor..

 Kadın ile erkeğin bir bütünün parçaları olduğunu, ikisinin de birbirine muhtaç olduğunu ve eşit olmasalar da ikisinin de çok kıymetli olduğunu anlayan insanların çoğunlukta olduğu bir yer hayal ediyorum.. Erkeklerden nefret eden feministlerin de kadını hakir gören ve kendisini üstün sanan erkeklerin de yok denecek kadar azaldıklarını.. Ve insanların kadın-erkek demeden, insan oldukları için, insanlığın onuruna yakışır şekilde muamele gördüklerini.. 

Biliyorum, hayalperestim...


Not: Neredeyse unutuyordum. Elif Şafak her kitabında olduğu gibi bu kitabında da bir tutam tasavvuf serpmiş. Tam kıvamında olmuş bence. Fazlası artık okunmuyor, tasavvufu bile tükettiler çünkü, basitleştirdiler ehil olmayanlar kelimeleriyle..
Elif Şafak, ehli değildir belki bu konunun ama, o da zaten sufilik taslamıyor bence. Kendi dünyasından bir tutam serpiyor ürettiğine de.. 

Kitap, Doğan Kitap'tan çıkıyor.
Sayfa sayısı: 448
Fiyatı: 24 TL

Okuyacak olan varsa, şimdiden "afiyet olsun"...








Hiç yorum yok: