10/04/2011

HUZUR

   

   Kendimle onca zaman boğuştuktan sonra pes ediyorum.. Kalbimle aklımın kavgasından barış çıkmasa da, ikisinin artık yüz göz olmasını istemiyorum.. İkisinin de yeri ayrı, görevi ayrı.. Onca kavgadan sonra şu huzuru bana hangi âkil açıklayabilir? 


Kalp bambaşka bi alemdir! Ve kalpte olan biten mahremdir! Herkeslere anlatılmamalıdır.. Bu konuda çok başarılı olamadığımı kabul ediyorum. Hissettiğim neyse, onu dışarı taşıran biri oldum hep. İçim hiç içime sığmazdı.. İçimde fırtınalar kopuyorsa, gürültüsü şamatası dışarıyı da toza dumana katardı. İçimde bi ateş yanıyosa, dışarıya bi bacası vardı da ordan tüter dururdu.. Şimdi -tutabiliecek miyim bilmiyorum ama- kendi kendime bi söz veriyorum.. Kalbin mahremini dile almayacağıma dair..

 --Burayı yazarken neyin üzerine yemin edeceğimi düşündüm bi süre ama, hiçbişeyin üzerine yemin etmeye cesaret edemedim. Aslına bakarsam, kalbim üzerine yemin edecektim, çok büyük laf etmiş olmaktan korktum. Her neyse..--

Her yaşanılan bir şey katar insana.. Acı çekersin, ya da mutlu olursun.. Ama sonra geçer.. Anlıktır. Geriye bazen hüzün kalır, bazen huzur.. İkisi kardeştir aslında.. Bi karında yatmışlardır. Ama huzur nazlıdır.. Herkese açmaz kapısını.. Bu akşam bana açtı. İçimi ferahlattı.. 

Hüzünle huzuru kardeş yapan, bana ikisini de tattıran Rabbime hamdolsun!

Hiç yorum yok: