12/31/2012
"Hüznün Gözden Okunmayan Hali"
Tanrım! Kalplerdeki sevgiyi daima o kalplerde bırak!
Benim kalbimde bıraktığın gibi...
Gizlenti
Hafızanın kuytularına gizlenmiş olan
ve alınan bir koku, tat ya da duyulan bir ezgi sayesinde
saklandığı yerden çıkan
-ama çoğu zaman ne olduğu tam tespit edilemeyen-
muğlak his-anı.
Olmayan Kelimeler - Metis Ajanda 2012
12/29/2012
12/26/2012
12/23/2012
Doğuyorsun, yaşıyorsun, ölüyorsun...
"Sonsuz" kelimesiyle tarif edilen ama tarihin kendisinin bile yetersiz kaldığı
bir kainatta yer alan milyarlarca gezegenden birinde yaşıyor,
milyarlarca yıldızın ancak küçük bir kısmını görüyorsun...
Önemsiz bir yaratıksın aslında ama önemli olduğuna inanıyorsun;
hırsların, takıntıların, merakların var seni belirleyen,
öğrenmek istediklerin, yapmak istediklerin, görmek istediklerin,
yaşamak istediklerin var senin...
Tüm bunlara rağmen saplanıp kalıyorsun genellikle kendin için kurduğun hayata;
vazgeçmek, her şeyi elinin tersiyle bir kenara itip çekip gitmek zor geliyor sana,
öykünüyorsun kendi dağlarına tırmananlara, hayallerini böylece gerçek kılanlara...
Saplanıp kalıyor ve değiştirmiyorsun hiçbir şeyi,
süre giden tekdüze bir hayatın içine hapsederken kendini,
bir şeyleri değiştirmenin yalnızca dış dünyayı değiştirmekten ibaret olduğunu sanıyorsun.
Yanılıyorsun...
12/15/2012
Oyun Devam Ediyor
Beni keşke ayırmasaydın dostum
Aidiyet hissetmek güzel şeydi
Senin olan her şeyi benimsemeye hazırdım
Sevdiğin şeyleri sevmeye
Kızdığın şeylere kızmaya
Yeter ki; el saymasaydın beni
Mızıkçı çocuğun oyunun dışında itiklenmesi gibi
Parmağının ucuyla itiklemeseydin beni
Bir adım geri gitmeseydim parmağının gücüyle
Bir parmak ne kadar güçlü olabilir?
Hayal bile edemezsin
Oyun devam ediyor.
Ben; dudak yapmış, gözyaşı yanağında kalmış
Mızıkçı olduğuna inanmayan çocuk.
Ama küsüp gitmiyor,
Sadece izliyorum
Oyunu.
"Dış kapının dış mandalı olmak"
Doğru kapıyı bulana,
Nimet!
Yanlış kapılarda oyalanana,
Zillet!
11/17/2012
11/11/2012
İyilik? Günah?
İyilik;
nefsin itmi'nân bulduğu, kalbin huzur duyduğu şeydir.
Günah da;
- insanlar sana fetva verseler evet fetva verseler de-
kişinin içine sinmeyen ve yerleşmeyen şeydir.
Bu gecenin dersi,
Hadis-i Şerifi..
10/31/2012
10/29/2012
Onlar
...
Taşını kırarsınız çeşmelerin
Başını kırdığınız gibi şairlerin
Ama onlar
Yağmurlarla akrabadırlar
Yer konuğudurlar göklerin
Haber getirirler
Diplerinden dağların
...
Sezai Karakoç
Dağların diplerindekilere, yağmurlarla akraba olabilenlere..
Aşk olsun!
Selam olsun!
Çember
Ya dışındasındır çemberin..
Ya da içinde yer alacaksın!
Kendin içindeyken,
Kafan dışındaysa...
Çaresi yok kardeşim!!
Bu şarkıyı ve bu sözleri en derinden hissettiğim vakitlerdir!
Büyüklerimizin dediği gibi,
Bilen bilir..
10/27/2012
Otomatlar
Otomatlar sevemezler.
Onlar sadece "kişilik paketleri"ni birbirleriyle değiştirirler ve ucuza kapatma peşinde koşarlar..
Otomatlar birbirlerini sevemedikleri gibi Tanrı'yı da sevemezler.
Bugün Tanrı sevgisinin yozlaşması insan sevgisinin yozlaşması düzeyine ulaşmıştır.
---
Tümüyle dinsel kültürlere bağlı insanlar sekiz yaşında bir çocuğa benzetilebilirler.
Bu yaşta bir çocuk babasının yardımını gereksinir ama öte yandan babasının öğüt ve ilkelerini kendi yaşamında uygulamaya başlamıştır. Çağdaş insansa üç yaşında bir çocuk konumundadır. Ancak gereksinim duyduğu an baba diye bağırır. Gereksinimi yoksa eğer oyununa dalıp gider.
Erich Fromm / Sevme Sanatı
10/25/2012
Bayram O İmiş Ki!
Bayram odur ki diye başlayan mesajlar geldi telefonuma bugün..
Kim bilir kaç kişinin telefonuna daha gitti aynı kalıp ifadeler.
Yüreğe değmeden..
O yüzden de göz ucuyla okundu,
Fazla yük kaldırmayan telefonum alarm verince de silinecek!
Ben de başladım kendi kendime söylenmeye;
Bayram odur ki diyerekten.
Bayram odur ki;
Seveni sevdiğine yaklaştırır..
Yaklaşabilmesi için kurban edilecek bir şeyi olması lazım gelir ama.
Ne de olsa, sevdiğinin kapısına eli boş gitmek olmaz.
Sevgi; ispat gerektirir.
İnanmadığından değil de,
Hazreti İbrahim'in kuşları misali işte..
Neyse ne.
İçimde kuşlar da yok, ölüp dirilecek..
Koçlar da, sıratta sırtına binilecek.
İçim; kupkuru çöl!
Neyi kurban edeceğim?
Bulamadım.
Bulduğuma kıyamadım.
Eli boş olunca kapıya varamadım.
Bayram bana bayram değil!
Eyvah!
Ey vâh!
10/19/2012
Geçmem bi daha Kadıköy'den!
Kadıköy sahilde bi amca var..
Akşamları eve dönerken vaktim olsa da şurda oturup dinlesem derdim hep.
Artık bu akşam;
tam da ben önünden geçerken..
Bu türküyü o kadar içli söyledi ki..
Geçip haydarpaşaya karşı ağladım..
Daha başka ne yapsaydım?
10/11/2012
Cefakâr Kadınlar
Cefakâr kadınlar..
Nasıl da takdir edilesi bir sıfat!
"Cefakâr"
Avam ifadesi ile böyle böyle gaza geliyor kadınlar.
Böyle böyle kandırıyorlar kendilerini.
Fedakâr.. Cefakâr..
Peki ne için feda ediyorlar ideallerini?
Hayallerini..
Ne için çekiyorlar onca cefayı?
Kendimizi kandırmayalım hatunlar..
Cefa çekmek feda etmek meziyet değil.
Bir daha düşünmeli.
Neyi feda ediyoruz?
Ne için feda ediyoruz?
9/04/2012
Duyarlı Bir Doktor..
Duyarsızlaşmak istemiyorum!
diyen bir doktorla tanıştım geçenlerde..
Alışmak istemiyorum..
"Akşam acile gelen kız öldü" denilince,
Ve bu söz donuk, hissiz dudaklardan dökülünce..
Yanaklarımdan süzülen yaşı yitirmek istemiyorum!
Bu şekilde de çok zor bu görevi yerine getirmek..
Ama hissizleşmek yerine zoru tercih ediyorum!
Bilerek! İsteyerek!
Duyarsızlaşmaya direniyorum!
İnsaniyetli bir doktorun hissiyatından anlayabildiğim kadarını, anlatabildiğim kadar yazıverdim...
Sürç-i lisan ettiysem, affola..
9/03/2012
Şehirlerin Dışından
Yol hazırlığında olan dostlara..
Üstad Necip Fazıl'dan,
Yolluk niyetine..
Kalk, arkadaş gidelim!
Dereler yoldaşımız,
Dağlar omuzdaşımız,
Dünyayı seyredelim,
Şehirlerin dışından.
Esmerden, sarışından
Kaçalım, kurtulalım!
Haydi yürü, bulalım!
Kat kat çıkmış evlerin,
O cam gözlü devlerin
Gizlediği âlemi!
Bir tüy gibi yel alsın,
Bir dal gibi sel alsın,
Bizden menhus elemi.
Attığımız nâralar,
Yol açsın karanlıkta.
Çeksin bizi mağralar,
Bir derin ormanlıkta;
Öttürüp sert bir ıslık,
Yılanları çağralım.
Peşinden çığlık çığlık
Çakallara bağralım,
Ötelim baykuşlarla.
Kızıl akşamüstleri,
Hicret eden kuşlarla.
Sema, deniz ve yeri,
Çepeçevre iklim iklim,
Dolaşalım, gezelim!
Yollar bizden bir izdir,
Ne duysak sesimizdir.
Ne görsek benzer bize.
Hiç şaşmayan bir saat
Gibi işler tabiat,
Uyarak kalbimize.
Mevsimler boğum boğum,
Zamanın ipliğinde.
Başı görünmez doğum,
Sonu ölçülmez hayat...
Hayvan, nebat ve cemat,
Hepsi ilk gençliğinde.
Ölen ölür yıpranmaz;
Giden, gider, aranmaz.
Böyle geçer ömrümüz,
Bir gün gelir ölürüz,
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymiş görürsün!
Bırak, keyfini sürsün,
Şehirlerin, köleler!
Yeter bizi tuttuğu!
Tükensin velveleler!
Kalk, arkadaş gidelim!
İnsanın unuttuğu
Allahı zikredelim;
Gül, sümbül ve hırkamız,
Sular, kuşlar, halkamız...
(1926)
8/31/2012
Ve benim kalbim
Çölde
Bir yaratık gördüm, çıplak, vahşi,
Çömelmiş oturuyor
Yüreğini ellerinde tutuyor
Yiyordu.
Dedim ki: "Tadı güzel mi dostum?"
"Acı, acı," diye karşılık verdi;
"Ama seviyorum
Çünkü acı
Ve benim kalbim."
H. Crane
8/28/2012
8/27/2012
Allah'a Emanet..
Ben her zaman..
Benim sandığım ne varsa..
Cahilce sahiplendiğim her ne varsa..
Delice bağlandığım ne varsa..
Gözümün önünden ayırmadığım,
Gönlümün derininde sakladığım ne varsa..
Cümlesini..
Allah'a emanet ederim!
Sahibine..
Sahibime!
Gözün arkada kalmaması için, yapılacak daha başka ne olacaktı ki?
8/05/2012
Dostluk Günü
Bugün, 5 Ağustos..
Metis Ajanda*'ya göre, Dostluk Günü.
Benim ajandamdaki notuma göre, güzel kardeşim Emine'nin doğum günü..
İnsanı gülümsetip, ne nevafuk ama dedirtiyor.
Üstelik, bu kadar da özlemişken..
Dostluğun insanı yücelten bir şey olduğunu düşünürken..
Ve saniyede yüzlerce anı gözümün önünden geçerken..
Bu şarkıyı dinlemeden bu bahsi kapatmak olmazdı!
Doğum günün kutlu olsun Güzel Dostum!
Muhabbetimiz bakî olsun...
*Metis Ajanda dediğin, 2010 yılının Mart ayında aziz dostum tarafından,
"biz bunu kullanıyoruz, sana da alalım" deyü bana hediye edilen ajandadır..
O zamandan beri her yıl, bu ajanda elimin altında..
Kullanım şeklim dostlarınkiyle birebir aynı olmasa da..
Güzel kardeşim Emine, beni şekilcilikten, taklitçilikten kaçınmam konusunda,
kendine has üslubuyla uyarsa da..
Hala bazı konularda söyleyebileceğim tek söz;
Böyleyim işte..
8/03/2012
İnsanlık Halleri..
İnsan dediğin..
Hep hüzünlü..
Çok istediği bir şey oluyor tam.
Tam sıcacık bir tebessüm yerleşiyor yüzüne.
Ama az sonra yaralarından biri, birden ince ince başlıyor sızlamaya.
Biraz dalıyor uzaklara..
Sonra diyor ki;
Huzur, dünyalı bir şey olmasa gerek..
Onu ancak ötelerde bulucam.
İnsanca, müslümanca yaşarsam!
7/29/2012
Ahh!
Öyle özledim ki..
İstanbul'u..
Süleymaniye'yi..
Evimi..
Ailemi..
Dahası..
Özlemekten öte bi laf vardır bizim oralarda.
Öyle görestim ki..
"Dost" dediklerimi..
Ahh bir fırsatını verse de Rabbim..
Bir ailece iftar nasib olsa bu Ramazan..
Bir de mübarek "dost" sofrasında..
Hep birlikte.
Nasib olur mu acep?
Kim bilir...
7/18/2012
Ölüm Var Ey Nefsim!
En son gittiğimde, annemin memleketine..
Erzurum'a.
Küçücüktüm.
On yaşımda.
Yıllar geçti gitti. Sıla-ı rahim yapamadım.
Bu yaz için niyetliydim.
Büyük teyzeme süpriz yapacaktım.
O bahçede otururken birden karşısında bulacaktı beni.
Sevinecekti.
Gözlerimden öpecekti..
Ramazan'ın son on gününe planlamıştım bunu.
Bayramı da büyüklerimde yapayım demiştim.
Bayram sonrası da babamın memleketine,
Artvin'e giderim..
Şimdi..
Çantamı topluyorum,
Bu gece Erzuruma gidiyorum.
Sürpriz yapmayı planladığım teyzemin cenazesine..
Hayat..
Sandığımız kadar uzun değilmiş!
Bir kere daha anladım!
Çok acı bir anlayışla olsa da..
İnsan, görmek istediklerini..
Özlediklerini..
Sevdiklerini..
Ertelememeli..
Sonra mesele,
"Sağ olsam gelmez idin! Öldüm, yasa mı geldin!"
haline geliyor..
Gelecektim teyzecim..
Gelecektim...
7/17/2012
7/15/2012
7/13/2012
Görebilirsem...
Buhranlarımdan göz açabilirsem sonunda;
Daha sağlam bir yürekle okuyacağım!
Ve artık başka sözler söyleyeceğim!
Buhranlarımdan göz açabilirsem elbet,
Kırabilirsem paslanmış kilitlerini nefisimin!
Yeni kilitler alıp gönlüme takacağım!
İşi olmayan giremez, yazacağım!
İşi, özü, sözü Hakk olmayan, giremez!!!
ve unutamayacağım, gelecekten söz ederken "inşallah" demeyi..
İnşallah!
Göz açabilirsem elbet buhranlarımdan..
Görebilirsem..
7/12/2012
Daha..
Daha..
Çok olmalı..
Yok olmalı!
Yeter mi bu acı?
Ah! Bu acı!
---
Buradaki, meczub kadın hali, şarkıyla ne kadar da bütünlük arzediyor.
Oysa ki ben klipleri sevmezdim..
Şarkıların mana zenginliğini yok ediyor diye..
Bu sıralar hep şarkılardan gidiyoruz böyle.
Nedeni ortada.
Şarkılar.. halden anlarlar..
Ve çok da güzel anlatırlar halimizi..
Hâlet-i Rûhiyenin tercümanları...
7/10/2012
En çok benim şarkımdı bu..
Kazım Koyuncu'nun az bilinen şarkılarıyla tanışıklığım, lise son sınıf zamanlarıma rastlar.
Daha içli, daha hisli olduğumuz zamanlar..
Bu şarkıyı ilk dinlettiğinde bana sevgili dostum, nasıl dokunduysa bamtelime..
Şarkının başlamasıyla, benim ağlamaya başlamam bir olmuştu..
Sürgün başlar!
Biz o zamanlar gençtik. Bu kadar yorgun da değildik yaşamaktan.
Kristal gençlerdik diyemeyeceğim ama..
Avuçlarımızda kristaller tuttuğumuzu bilirdik!
Yine de, nasıl koruyacağımızı bilemedik..
Zaman geldi. Zaman geçti..
Özlenmedik belki ama..
Çok özledik....
7/09/2012
Biz Şimdi...
...
Ah, sâdelik fikrini nerede kaybettik biz?
*
Biz şimdi geveze bir nesiliz; dünya ahvâli karşısında pürtelâşız, bilgiye, fenne, sanata, imâra ve umrâna susamışız; her daim şikâyet ve feverân halindeyiz; acelemiz var, koşuşturmadayız. Bizden öncekilerin yüzyıllarca dil ile damak arasında tutup oradan kalbe indirdiği değerler, bizim dilimizde tereddüdün iffetsizleştirdiği "abra kadabra" kelimeleri derekesine düşmüş. Eserlerimizden tüten ter kokusu, sanatımızı fersûdeleştiriyor. İlham kuyuları kupkuru, rüyalarımız kâbuslarla bölünüyor. Çenelerimiz kelime değirmeni, zihnimiz cümle cüruflarıyla mülemmâ, dudaklarımız abese mahkum ve gönlümüz küçük rüşvetlerin lezzetiyle şâdümân.
*
Ah, sâdelik fikrini nerede kaybettik biz?
Yatağına Kırgın Irmaklar / Ahmet Turan ALKAN
7/05/2012
7/03/2012
The Drugs Don't Work
Now the drugs don't work
They just make you worse
But I know I'll see your face again
Cause baby, ooh, if heaven calls, I'm coming, too
Just like you said, you leave my life, I'm better off dead
Yeah, I know I'll see your face again
Yeah, I know I'll see your face again
Yeah, I know I'll see your face again
I'm never going down, I'm never coming down
No more, no more, no more, no more, no more
I'm never coming down, I'm never going down
No more, no more, no more, no more, no more..
ARALIK KAPI
Bu dünya bir kuyu, havasız çömlek;
Daralıyorum!
Kelime, mânayı boğan bir gömlek!
Paralıyorum!
Allah ismi varken lûgat ne demek!
Karalıyorum!
Kapımı, buyursun diye o Melek;
Aralıyorum!
-NFK-
7/02/2012
Böyle Zamanlar İşte..
Mektupların bir haftadan önce gelmediği zamanlarda yaşıyorum..
Kargoya da iki gün deseler de inanma!
Araya haftasonu girer, bayram girer, resmi tatil girer..
Paketler şubede bekler, bekler, bekler..
Hiç beceremiyorum bu işleri.
Günlerden neydi bugün? Bilemediğim zamanlarda yaşıyorum.
Kargoda çalışanların da tatil yapma haklarının olduğunu düşünemediğim zamanlarda..
Dünya kendi etrafımda dönüyor sandığım zamanlarda..
Şu aptal şişenin içinde miyim ne!
Aptallık şişede mi? Bende mi? Cinde mi?
Amaaaan! Kimdeyse kimde!!
Ne olmuş olursa olsun,
hepsine, herkeslere sevgilerle..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)